YEDEK PARÇALARIMIZI KULLANAN İNSANLAR: EMILY PADFIELD

12 Haziran 2020

AGCO Parts

2020 boyunca, tarım sektöründe çalışan, kendini bu işe adamış, ilham verici kadın ve erkeklerin bazılarını sizlerle tanıştıracağız. “Parçalarımızı kullanan insanlar” serimizin bu ikinci videosunda, bir serbest yazar olan ve eşi Mark ile Warwickshire’daki karma hayvancılık çiftliklerini işleten Emily Padfield ile buluşuyoruz. Aslında Emily ve Mark’ı BBC2’nin yeni programı “Win the Wilderness: Alaska”nın kazananları olarak hatırlayabilirsiniz. Bu programda vahşi doğanın içinde, bağımsız yaşama mücadelesine katılmış ve yarışmadan Alaska’da büyüleyici bir ev ve araziyle ayrılmışlardı.  

Günlük olarak yaptınız işler neleri içeriyor?

Ailemiz, İngiltere’nin orta kesiminde, Warwickshire’da bir koyun ve sığır çiftliği işletiyor. Her gün, yılın hangi döneminde olduğumuza bağlı olarak, koyunları besleme/kontrol etme ve sığırları besleme, yatak hazırlama gibi işleri yürütüyoruz. Ayrıca koruma, ahırlar yapma, binaların bakımını yapma gibi işlerimiz de var. İki gün asla birbirinin aynısı geçmiyor. 

Ayrıca çevre koruma programı kapsamında olan bir parça arazimiz de var ve burada yabani kuş yemi, polen ve bal özü karışımı gibi ürünler ve toprağın verimliliğini artırmak için bakliyatlar yetiştiriyoruz. 

Karma hayvancılık çiftliğimiz olduğu için traktörlerimiz neredeyse her gün bir şekilde kullanılıyor. Genellikle tek bir makinenin kullanıldığı bir çiftliğiz ve diğer traktörü sadece yoğun dönemlerde kullanıyoruz. Kısa süre önce ikinci Valtra N Serisi traktörümüzü teslim aldık ve bu sefer beygirgücünü N124’ten N134’e çıkardık. Genel olarak N Serisinden çok memnunuz ve ayrıca Valtra bayimiz Lister Wilder’ın sadece birkaç kilometre uzağımızda olmasından dolayı da minnettarız. 

Şu anki kariyerinizi neden seçtiniz ve bu süreçte sizi cesaretlendiren ve tavsiyelerde bulunan akıl hocalarınız var mıydı? 

Çok erken bir yaşta çiftçiliğe aşık oldum. Ebeveynlerimin çiftçilikle hiçbir alakaları yoktu ve bu nedenle içimdeki bu tutkuyu ateşleyebilmek için yerel çiftçilerden destek aldım. Mandıra çiftliği olan komşumuz Russell Dobson ilk akıl hocamdı ve bir Pazar günü ineklerini sağmama izin verdi ve ayrıca ilk traktörümü kullanmama yardım etti. Hatta, daha önce hiç 100 hp’den yüksek bir traktör kullanmamış olmama rağmen Windsor Great Park’ta Kraliçe için yaptığım ilk hasat işimi almayı başardığımda, bir traktörü ve römorku nasıl geri geri süreceğimi bana o öğretti. 

O zamandan itibaren çiftçilik kariyerimin farklı aşamalarında pek çok destek aldım. Cirencester’deki Kraliyet Tarım Üniversitesi’nde, Profesör John Alliston gibi mükemmel bir Tarım Fakültesi Dekanına sahip olduğum için çok şanslıydım, ne yazık ki kendisi vefat etti. Yeni Zelanda’daki bir koyun ve geyik çiftliğinde çalışmamdan, Brüksel’deki Ulusal Çiftçi Sendikasındaki meclis stajyerliğine (asistanı) kadar, bana ilk üç işimi o bulmuştu. Ardından Birleşik Krallık’ın çiftçilik üzerine en iyi ulusal yayını olan Farmers Weekly’deki bir iş için beni önerdi. 

İlk BMX’imi çarpıp kafatasımı çatlattığım zamandan, en yeni biçerdöveri test etmeme kadar, makinelere ve mühendisliğe karşı her zaman bir tutkum olmuştur. Teknolojinin hızlı ilerleyişi beni büyülüyor ve her an yeni bir şeyler çıkıyor. Farmers Weekly’de çalışırken makineler üzerine yazmaya başladım ve bu, benim gibi birinin isteyebileceği en iyi işti. 

Tarım gazeteciliğinde artık tam zamanlı çalışmıyor olsam da hâlâ bu işi çiftlikteki işlerimin yanı sıra, serbest meslek olarak yapmaktan keyif alıyorum. Ama esas sevdiğim şey çiftçilik, bana yazmak ve bizzat bir traktörü sürmek arasında bir seçim yapmam söylense her zaman traktör kazanacaktır!

Sizce daha fazla kadın benzer bir kariyer yolu izlemeye nasıl teşvik edilebilir? 

Tarım veya tarım makineleri dünyasının tüm kadınlara uygun olduğunu düşünmüyorum ama bu alanla ilgilenenleri yerel çiftliklere ve/veya firmalara ulaşmaya ve hoşlarına gidip gitmeyeceğine bakmak ve bu işin onlara uygun olup olmadığına karar vermek için biraz deneyim edinmeye teşvik ederdim. Çiftçiliğin, sadece çiftçi bir aileye doğan kişiler için olmadığını söylerdim, aslında bazen tarımın dışından gelen kişiler bu işi erken bir yaşta maruz kaldıkları için değil, gerçekten istedikleri için yaptıklarından dolayı kendilerini daha fazla adayabiliyorlar. 

Benzer bir kariyere başlayacak bir kadına vereceğiniz en önemli tavsiye ne olurdu?

Olayların sizi çok etkilemesine izin vermeyin ve güçlü olun. 

İşyerinde çeşitliliğin neden bu kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz?

Çeşitliliğin işyerine çok farklı beceriler getirdiğini düşünüyorum. Cinsiyeti fark etmeksizin her kişi ayrı vasıflara ve kusurlara sahip ve geniş bir dinamik yelpazesine sahip olmak bir işin olabildiğince çok yönünü ele almanızı sağlar. 

Sizin çalışma alanınızda kadınlar için eşit fırsatlar olduğunu düşünüyor musunuz?

Çok şanslıydım ve kariyerimde cinsiyetçilikle ilgili çok fazla şey yaşamadım. Bazı yorumlar aldım ama bu beklenen bir durumdu (tam burada pandoranın kutusu açılıyor!). Ciddiye alınmakla ilgili hakkımı savunmak için belki erkeklere nazaran biraz daha fazla zaman harcamak zorunda kaldığımı gördüm ama bundan dolayı asla vazgeçmedim. Tarım bazı yönlerden eski moda bir sektör. Tarihsel olarak kadınlar yemek pişirdiler, ev işleriyle ve işçilerle ilgilendiler ve bunlar kesinlikle kolay işler değiller. Etrafı süpürmek ile traktör kullanmak arasında bir tercih yapamam gerekse hangisi seçeceğimi biliyorum!

Çalıştığınız yerlerde bir kadın olarak hangi engellerle karşılaştınız ve bunların nasıl üstesinden geldiniz?

Sanırım belli bir noktaya kadar bir kadın olarak kendimi daha fazla kanıtlamam gerekti ve buna bir de 13 sene önce bana Multiple Sclerosis teşhisinin konulması eklendi, ki genellikle insanları gerçekten iyi tanımadan bunu onlara söylemiyorum. Ama cinsiyetimin veya hastalığımın beni kategorize edip sınırlandırmasına asla izin vermedim, ki sanırım BBC televizyon programı “Win the Wilderness: Alaska”ya katılıp Alaska’da mükemmel bir ev ve arazi kazanma şansı yakalamamız da bunu kanıtlıyordur. 

Bugün kadınların ve cinsiyet eşitliğine sahip bir toplum oluşturma gayretlerinin karşısındaki en büyük meselelerden biri sizce nedir?

Bence cinsiyet eşitliğine sahip bir topluma doğru ilerleyişteki en büyük meselelerden biri akıl sağlığı. “Her şeyi” yapıp aklınızın başında kalmasını sürdürmek çok zor. Örneğin, bir aileye sahip olmak, ev işlerini yapmak, başarılı bir iş/kariyer yürütmek, Jones’larla baş etmek. Ayrıca hâlâ ataerkil bir toplum var ve erkekler genellikle hâlâ en üst konumlara sahipler ki pek çok kadının doğum izni almak zorunda kalması gibi nedenlerden dolayı bu biraz kaçınılmaz bir durum. Bir de cinsiyete bağlı ücret eşitsizliği var ama bu benim şahsen deneyimlediğim bir şey değil. 

Emily Padfield